Türkiye’nin Orta Demokrasi Sorunları ve Çözüm Yolu
Demokrasi, halkın kendi kendini yönetmesi ve yönetilenlerin halk tarafından denetlenmesi anlamına gelir. Demokrasinin temel ilkeleri arasında özgürlük, eşitlik, hukukun üstünlüğü ve çoğulculuk yer alır.
Türkiye, 1923 yılında cumhuriyet ilan edilmesinden bu yana demokrasi yolunda önemli adımlar atmıştır. Ancak, ülkede hâlâ demokratikleşmeye yönelik önemli sorunlar bulunmaktadır. Bu sorunlar, Türkiye’nin “orta demokrasi” olarak nitelendirilmesine neden olmaktadır.
Türkiye’nin Orta Demokrasi Sorunları
Türkiye’nin demokrasi sorunlarını şu şekilde sıralayabiliriz:
- Hukukun üstünlüğü sorunu: Hukukun üstünlüğü, demokrasinin temel ilkelerinden biridir. Hukukun üstünlüğünün olmadığı bir ülkede, bireyler ve kurumlar haklarını tam olarak kullanamaz ve devlet otoritesi hukuka aykırı olarak kullanılabilir. Türkiye’de hukukun üstünlüğü sorunu, yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının zedelenmesinden kaynaklanmaktadır. Yargı, siyasi iktidarın etkisinden kurtulamadığı ve bağımsız bir şekilde karar veremediği sürece, hukukun üstünlüğü sağlanamayacaktır.
- Temsilde adalet sorunu: Temsilde adalet, halkın iradesinin yönetime tam olarak yansıması anlamına gelir. Türkiye’de temsilde adalet sorunu, seçim sistemindeki hatalar ve partilerin temsil yeteneğindeki eksiklikler nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Seçim sistemi, küçük partilerin ve azınlıkların temsilini zorlaştırmaktadır. Ayrıca, bazı partiler, halkın ihtiyaçlarını ve taleplerini yansıtmada yetersiz kalmaktadır.
- Hesap verebilirlik sorunu: Hesap verebilirlik, yöneticilerin yaptıkları işlerden dolayı halkın veya seçilmişlerin karşısında sorumlu olması anlamına gelir. Türkiye’de hesap verebilirlik sorunu, yolsuzluk ve otoriterleşme eğilimlerinin artmasından kaynaklanmaktadır. Yolsuzluk, kamu kaynaklarının usulsüz bir şekilde kullanılması anlamına gelir. Yetkililerin yolsuzluktan sorumlu tutulmaması, hesap verebilirlik sorununu daha da derinleştirmektedir. Otoriterleşme eğilimleri ise, yöneticilerin yetkilerini sınırlayan kurum ve kuralların zayıflatılması anlamına gelir. Otoriterleşme, yöneticilerin hesap verebilirliğini zorlaştırmaktadır.
Türkiye’nin Demokrasiye Geçişinin Yolu
Türkiye’nin demokrasiye geçişi için şu adımlar atılmalıdır:
- Hukukun üstünlüğü sağlanmalıdır. Bunun için yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı güçlendirilmeli, yargının siyasi iktidardan çıkar ilişkisi içinde olması önlenmelidir.
- Temsilde adalet sağlanmalıdır. Bunun için seçim sistemi değiştirilmeli, küçük partilerin ve azınlıkların temsili kolaylaştırılmalıdır. Ayrıca, partilerin temsil yeteneği geliştirilmelidir.
- Hesap verebilirlik güçlendirilmelidir. Bunun için yolsuzluk ile mücadele edilmeli, otoriterleşme eğilimleri önlenmelidir.
Öneriler
Türkiye’nin demokrasiye geçişi için atılması gereken adımlar, kapsamlı ve uzun vadeli bir planlama gerektirmektedir. Bu planlama, siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının ve akademisyenlerin ortak çabasıyla gerçekleştirilmelidir.
İşte bu planlama kapsamında atılması gereken bazı öneriler:
- Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı güçlendirmek için:
- Anayasa Mahkemesi’nin yapısı ve işleyişi değiştirilmelidir.
- Hakimler ve savcıların ataması ve görevden alınmasında şeffaflık ve hesap verebilirlik sağlanmalıdır.
- Yargıçlara ve savcılara mesleki eğitim ve gelişim imkânları sağlanmalıdır.
- Temsilde adalet sağlamak için:
- Seçim sistemi, küçük partilerin ve azınlıkların temsilini kolaylaştıracak şekilde değiştirilmelidir.
- Partilerin seçime katılma koşulları ve seçim kampanyası harcamaları düzenlenmelidir.
- Partilerin mali denetimi güçlendirilmelidir.
- Hesap verebilirliği güçlendirmek için:
- Yolsuzluk ile mücadele için etkin bir mekanizma oluşturulmalıdır.
- Kamu kurum ve kuruluşlarında şeffaflık ve hesap verebilirlik artırılmalıdır.
- Sivil toplum kuruluşlarının rolü güçlendirilmelidir.
Bu öneriler, Türkiye’nin demokrasiye geçişi için önemli bir yol haritası oluşturmaktadır. Bu önerilerin hayata geçirilmesi, Türkiye’nin daha özgür, eşit ve adil bir toplum haline gelmesine katkıda bulunacaktır.