12 Mart 1971 Muhtırası, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) 27 Mayıs 1960 Darbesi’nden sonra ikinci kez, siyasi iktidarı doğrudan ele geçirme girişimidir. 12 Mart 1971 tarihinde, saat 20.20’de, Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç ve Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler imzasıyla Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, Başbakan Süleyman Demirel, TBMM Başkanı Ferruh Bozbeyli ve Cumhuriyet Senatosu Başkanı Ekrem Alican’a bir muhtıra gönderilmiştir. Muhtırada, hükümetin istifa etmesi ve Anayasa’nın öngördüğü reformların gerçekleştirilmesi için partilerüstü bir hükümetin kurulması talep edilmiştir.
Muhtıranın Nedenleri
12 Mart Muhtırası’nın nedenleri, Türkiye’nin 1960’lı yıllarda yaşadığı siyasi ve toplumsal gelişmelerden kaynaklanmaktadır. Bu dönemde, Türkiye’de siyasi kutuplaşma giderek artmış, sağ ve sol gruplar arasında şiddetli çatışmalar yaşanmıştır. Öte yandan, ekonomik krizler ve toplumsal huzursuzluk da artarak devam etmiştir.
Siyasi kutuplaşmanın artmasında, 1965 yılında yapılan genel seçimlerde Süleyman Demirel’in liderliğindeki Adalet Partisi’nin (AP) tek başına iktidara gelmesi etkili olmuştur. AP, sağ görüşlü bir parti olarak, sosyal reformlara karşı çıkmış ve bu durum, sol görüşlü grupların tepkisini çekmiştir. Sol görüşlü gruplar, üniversitelerde ve işçi kesiminde giderek güç kazanmış, bu da siyasi çatışmaların artmasına neden olmuştur.
Ekonomik krizler ve toplumsal huzursuzluk ise, 1970’li yıllarda Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı önemli sorunlardan biri olmuştur. 1960’lı yıllarda yaşanan ekonomik büyüme, 1970’li yıllarda yerini durgunluğa bırakmıştır. Bu durum, işsizlik ve yoksulluğun artmasına neden olmuştur. Öte yandan, 1970’li yıllarda, Türkiye’de toplumsal hareketlilik artmış, bu da toplumsal huzursuzluğun artmasına neden olmuştur.
Muhtıranın Etkileri
12 Mart Muhtırası, Türkiye’nin siyasi ve toplumsal yaşamında önemli bir dönüm noktası olmuştur. Muhtıra sonucunda, Süleyman Demirel hükümeti istifa etmiş ve yerine Nihat Erim başkanlığında bir partilerüstü hükümet kurulmuştur. Erim hükümeti, 1973 genel seçimlerine kadar görev yapmış ve bu dönemde, Anayasa’nın 121. maddesine göre sıkıyönetim ilan edilmiştir.
Sıkıyönetim döneminde, üniversiteler kapatılmış, sendikalar ve dernekler yasaklanmış ve binlerce kişi tutuklanmıştır. Muhtıra, sol görüşlü grupların faaliyetlerine büyük bir darbe indirmiş ve bu grupların etkisini azaltmıştır.
12 Mart Muhtırası’nın etkileri, 1970’li yılların sonuna kadar devam etmiştir. Bu dönemde, Türkiye’de siyasi ve toplumsal kutuplaşma giderek artmış, bu da 1980 darbesine giden süreci hızlandırmıştır.
Muhtıranın Sonuçları
12 Mart Muhtırası’nın sonuçları şu şekilde özetlenebilir:
- Siyasi kutuplaşmanın artması
- Sol görüşlü grupların etkisinin azalması
- Anayasal düzenin askıya alınması
- Sıkıyönetim ilan edilmesi
- İnsan hakları ihlallerinin artması
12 Mart Muhtırası, Türkiye’nin demokrasi tarihinde önemli bir kara leke olarak kabul edilmektedir. Muhtıra, demokrasinin askıya alınmasına ve insan hakları ihlallerine neden olmuştur. Muhtıranın sonuçları, Türkiye’nin siyasi ve toplumsal yaşamında uzun yıllar hissedilmiştir.
Muhtıranın Tartışmaları
12 Mart Muhtırası, Türkiye’de hala tartışılan bir konudur. Muhtırayı destekleyenler, siyasi kutuplaşmanın ve şiddetin arttığı bir dönemde, demokrasiyi korumak için gerekli bir önlem olduğunu savunmaktadır. Muhtırayı eleştirenler ise, demokrasinin askıya alınmasını ve insan hakları ihlallerini kınamaktadır.
Muhtıranın destekçileri, muhtıranın ardından ülkedeki siyasi ve toplumsal huzurun sağlandığını ve bu durumun Türkiye’nin yararına olduğunu savunmaktadır. Muhtırayı eleştirenler ise, muhtıranın ardından ülkedeki demokrasinin gerilediğini ve bu durumun Türkiye’ye zarar verdiğini savunmaktadır.
12 Mart Muhtırası, Türkiye’nin yakın tarihinin önemli bir olayıdır. Muhtıranın sonuçları, Türkiye’nin siyasi ve toplumsal yaşamında uzun yıllar hissedilecektir.