Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Peyami Safa’nın 1930 yılında yayımlanan otobiyografik romanıdır. Roman, 15 yaşında bir hasta çocuğun 1915 yılındaki olayları anlattığı bir hatıra defteri şeklinde kaleme alınmıştır.
Romanın kahramanı, yedi yaşından beri dizlerinde ağrı çeken ve bir türlü teşhis edilemeyen bir hastalıkla mücadele eden Burhan’dır. Burhan, annesiyle birlikte yoksul bir mahallede yaşamaktadır. Annesi, Burhan’ın hastalığından çok endişe etmektedir. Burhan ise, hastalığını bir sır gibi saklamak zorunda kalmaktadır.
Burhan, bir gün Dokuzuncu Hariciye Koğuşu’na yatırılır. Bu koğuş, farklı hastalıklardan muzdarip hastaların bulunduğu bir hastane koğuşudur. Burhan, bu koğuşta geçirdiği süre boyunca farklı hastalıkları olan insanlarla tanışır ve onların hayatlarını gözlemler.
Burhan’ın en yakın arkadaşı olan Doktor Mithat, ona kemik veremi teşhisi koyar. Doktor Mithat, Burhan’a ameliyat olması gerektiğini söyler. Ameliyatın başarılı geçmesi halinde Burhan’ın iyileşme şansı vardır. Ancak ameliyatın riski de büyüktür. Burhan, ameliyat olmak istese de annesini üzmekten korkmaktadır.
Burhan, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu’nda geçirdiği süre boyunca, hayatın anlamını ve insan ilişkilerinin önemini sorgular. Hastalığıyla birlikte, hayata karşı daha duyarlı ve anlayışlı bir hale gelir.
Romanın Ana Temaları
- Hastalık ve ölüm: Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, hastalık ve ölüm temalarının öne çıktığı bir romandır. Burhan’ın yaşadığı hastalık, hem onun hem de çevresindeki insanların hayatını derinden etkiler. Roman, hastalık ve ölüm karşısında insanın çaresizliğini ve kırılganlığını gözler önüne serer.
- Hayat ve anlam: Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, hayatın anlamını ve insan ilişkilerinin önemini sorgulatır. Burhan, hastalığıyla birlikte, hayata karşı daha duyarlı ve anlayışlı bir hale gelir. Roman, hayatın anlamını ve insan ilişkilerinin değerini hatırlatır.
- Toplumsal eleştiri: Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, dönemin toplumsal sorunlarına da ışık tutar. Romanda, yoksulluk, eğitimsizlik ve sağlık hizmetlerinin yetersizliği gibi sorunlar ele alınır. Roman, bu sorunlara dikkat çekerek, toplumsal dönüşümün gerekliliğini vurgular.
Romanın Kahramanları
- Burhan: Romanın kahramanıdır. 15 yaşında, zeki ve meraklı bir gençtir. Dizlerinde ağrı çeken ve bir türlü teşhis edilemeyen bir hastalıkla mücadele etmektedir. Hastalığıyla birlikte, hayata karşı daha duyarlı ve anlayışlı bir hale gelir.
- Annesi: Burhan’ın annesidir. Oğlunun hastalığından çok endişe etmektedir. Burhan’ı her şeyden korumaya çalışır.
- Doktor Mithat: Burhan’ın doktorudur. Burhan’a kemik veremi teşhisi koyar. Burhan’ın ameliyat olması gerektiğini söyler.
- Nüzhet: Burhan’ın komşusudur. Güzel ve akıllı bir kızdır. Burhan’a âşıktır.
- Ragıp: Nüzhet’in evleneceği zengin bir adamdır.
Romanın Önemli Sahneleri
- Burhan’ın Dokuzuncu Hariciye Koğuşu’na yatışı: Burhan’ın Dokuzuncu Hariciye Koğuşu’na yatışı, romanın dönüm noktalarından biridir. Burhan, bu koğuşta farklı hastalıklardan muzdarip hastalarla tanışır ve onların hayatlarını gözlemler. Bu gözlemler, Burhan’ın hayata bakış açısını değiştirir.
- Burhan’ın ameliyat olması: Burhan’ın ameliyat olması, romanın en heyecanlı sahnelerinden biridir. Ameliyatın başarılı geçmesi halinde Burhan’ın iyileşme şansı vardır. Ancak ameliyatın riski de büyüktür. Burhan, ameliyat olmak istese de annesini üzmekten korkmaktadır.
- Burhan’ın Nüzhet’i Ragıp’la evlenmiş olarak görmesi: Burhan, hastaneden çıktıktan sonra, Nüzhet’i Ragıp’la evlenmiş olarak görür. Bu durum, Burhan’ı çok üzer. Burhan, Nüzhet’i hala sevmektedir.
Romanın Eleştirisi
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Türk edebiyatında önemli bir yere sahip olan bir romandır. Roman, hem konusu hem de üslubuyla dikkat çekmektedir. Romanın konusu,