Okullarda çocuklarımıza;
“Baltalar elimizde uzun ip belimizde
Bir gideriz ormana hep ormana…”
Şarkısını yıllarca öğrettik, koro halinde söyledik…
Bugün ülkemizin dağları keloğlanın kafası gibi parlıyor.
Olan ormanlarımız da yangınlarda yanıp kül oluyor.
Ağaç dikmek, genellikle köylerde meyve ağacı olarak
kendini gösteriyor. Günümüzde artık yeni nesil, ağaç
dikmenin bir hayati gereklilik olduğunu biliyor. Ağaç
Alexander VVınterman
dikmeyi kendimize bir vazife olarak görmek, hayatımızı
latlandıracaktır. Diktiğimiz ağaçları zaman zaman kontrol
etmek, yetişenlerin karşısına geçip onların baharda
doğaya verdiği rengi görmek, bizi hem ruhen, hem de
kişilik olarak olumlu etkileyecektir. Hayatımıza pozitif
bir enerji katacaktır.
Her yetişkin, yılda bir ağaç dikse, yılda yaklaşık altmış
milyon ağaç dikilmiş olur, on yolda 60 milyon yeni ağaç
eder. Her öğrenci, yılda okul ile birlikte iki ağaç dikse,
yılda yaklaşık kırk milyon eder. Her asker; askerlik yaptığı
süre içerisinde elli ağaç dikse; yılda otuz milyon eder.
Her mahkûm on ağaç dikse neler olur neler.
İyi bir organize ve zamanlama ile yirmi yılda; Evliya
Çelebinin kitabında bahsettiği bir ilden bir ile bir
maymun yere basmadan gidebilecek kadar sık ağaçlarla
kaplı döneme tekrar kavuşuruz.
Tabii bu bir hayal, fakat ağaç dikme görevini mutlaka
her insan ölmeden birkaç kez gerçekleştirmelidir. Çünkü
ağaç, biz öldükten sonra geriye bırakacağımız, diğer
canlılara yararlı olacak miraslardan biridir.
Ağaç dikmeden yaşlanan insan, dünyada çalışmadan,
mirasla geçinen bir asalak gibidir. Mutlaka ağaç
dikin, geleceğe bir miras bırakın. Diktiğiniz ağaçları ara
sıra ziyaret edin, onlara bakın, hizmet edin. Bu sizi çok
mutlu edecektir.