Otizm Kim Buldu

Otizmin Buluşu

Otizm, yaşamın erken dönemlerinde başlayan, sosyal beceri ve iletişim kapasitesini etkileyen özel bir beyin gelişim bozukluğudur. Otizmin belirtileri, konuşma ve dil gelişiminde gecikme, sosyal etkileşim ve iletişimde güçlükler, sınırlı ve tekrarlayıcı ilgi alanları ve davranışlar olarak sıralanabilir.

Otizmin tıp dünyasında tanımlanması nispeten yakın dönemde olmuştur. Otizm ilk kez 1943 yılında, Leo Kanner adlı bir psikiyatrist tarafından tanımlanmıştır. Kanner, 11 yaşından küçük 11 çocuğu inceleyerek bu çocukların ortak özelliklerini saptamış ve bu özellikleri “autistic disturbance of affective contact” (duygusal temasın otistik rahatsızlığı) olarak adlandırmıştır. Kanner’in tanımladığı bu çocuklar, aşağıdaki ortak özelliklere sahipti:

  • Doğumdan itibaren veya erken çocukluk döneminde sosyal etkileşim ve iletişimde güçlükler
  • Sözel ve sözel olmayan iletişimde anormallikler
  • Tekrarlayıcı ve sınırlı ilgi alanları ve davranışlar
  • Duygusal tepkilerde sınırlılıklar

Kanner, otizmin nedeninin bilinmediğini ancak genetik faktörlerin ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonunun rol oynadığını öne sürmüştür.

Otizmin tanımlanmasından sonra, bu bozukluk hakkındaki araştırmalar hız kazanmıştır. 1950’li yıllarda, Hans Asperger adlı bir başka psikiyatrist, Kanner’in tanımladığı otizmden farklı bir bozukluğu tanımlamıştır. Asperger’in tanımladığı bu bozukluk, günümüzde “Asperger sendromu” olarak adlandırılmaktadır. Asperger sendromu olan çocuklar, Kanner’in tanımladığı otistik çocuklara benzer sosyal etkileşim ve iletişim sorunları yaşasalar da, dil gelişiminde genellikle daha az sorun yaşarlar.

1970’li yıllarda, otizmin yaygınlığı ile ilgili ilk araştırmalar yapılmıştır. Bu araştırmalar, otizmin her 10.000 çocuktan 1-2’sini etkilediğini göstermiştir. 1980’li yıllarda, otizmin nedenleri ile ilgili araştırmalar hız kazanmıştır. Bu araştırmalar, otizmin genetik faktörlerin ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonundan kaynaklandığını göstermiştir.

1990’lı yıllarda, otizmin tanımı ve sınıflandırması yeniden gözden geçirilmiştir. Bu kapsamda, otizm spektrum bozukluğu (OSB) terimi kullanılmaya başlanmıştır. OSB, otizm, Asperger sendromu ve diğer benzer bozuklukları kapsayan bir terimdir.

2000’li yıllarda, otizmin tedavisi ile ilgili araştırmalar hız kazanmıştır. Bu araştırmalar, erken müdahalenin otizmin etkilerini azaltmada önemli bir rol oynadığını göstermiştir.

Günümüzde, otizm ile ilgili araştırmalar hala devam etmektedir. Bu araştırmalar, otizmin nedenleri, tanısı, tedavisi ve erken müdahale ile ilgili daha fazla bilgi edinilmesine yardımcı olmaktadır.

Otizmin Tanımı ve Sınıflandırması

Otizm spektrum bozukluğu (OSB), yaşamın erken dönemlerinde başlayan, sosyal beceri ve iletişim kapasitesini etkileyen özel bir beyin gelişim bozukluğudur. OSB’nin belirtileri, konuşma ve dil gelişiminde gecikme, sosyal etkileşim ve iletişimde güçlükler, sınırlı ve tekrarlayıcı ilgi alanları ve davranışlar olarak sıralanabilir.

OSB’nin tanımı ve sınıflandırması zaman içinde değişmiştir. İlk olarak, 1943 yılında Leo Kanner tarafından tanımlanan otizm, 1980’li yıllarda Asperger sendromu ile birlikte OSB olarak adlandırılmaya başlanmıştır. 2013 yılında, DSM-5 (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders) tarafından yapılan değişikliklerle birlikte, OSB’nin tanımı ve sınıflandırması yeniden düzenlenmiştir.

DSM-5’e göre, OSB’nin üç ana alt tipi vardır:

  • Otizm: Otizm, OSB’nin en yaygın görülen alt tipidir. Otizmli çocuklar, konuşma ve dil gelişiminde gecikme, sosyal etkileşim ve iletişimde güçlükler, sınırlı ve tekrarlayıcı ilgi alanları ve davranışlar gibi belirtiler gösterirler.
  • Asperger sendromu: Asperger sendromu, OSB’nin daha az yaygın görülen bir alt tipidir. Asperger sendromlu çocuklar, dil gelişiminde genellikle daha az sorun yaşarlar. Ancak, sosyal etkileşim ve iletişimde güçlükler, sınırlı ve tekrarlayıcı ilgi alanları ve davranışlar gibi belirtiler gösterirler.
  • Diğer spesifik OSB’ler: Diğer spesifik OSB’ler, DSM-5’te tanımlanan diğer OSB’lerdir. Bu alt tipler, otizm ve Asperger sendromunun kriterlerini karşılamayan ancak OSB belirtileri gösteren bozuklukları kapsar.

Otizmin Nedenleri

Otizmin nedenleri tam olarak bilinmemektedir. Ancak,


Yayımlandı

kategorisi